Algılarla Hipnotize Olan Toplum

Günümüz dünyasında bilgiye ulaşmak bir tık uzağımızda. Artık sosyal medya sayesinde bize dayatılan tv programları yerine, neyi izleyeceğimize kendimizin karar verdiği youtube kanallarını izleyebiliyoruz. Sanal ortamda kitap alıp, bilgisayarımızda veya tabletimizde bu kitabı okuyabiliyoruz. Bir konu kafamızı kurcalarsa arama motoru kullanarak bu bilgiyi araştırıp tezleri ve antitezleri okuyabiliyoruz.

Tüm bunlar olurken, insanoğlu bilgiye ulaşmak konusunda pek tembel davranış sergiliyor ve konforunu dahi bozmadan, bilginin sadece istediği kişiler tarafından kendisine ulaşmasını istiyor. Ne demek istiyorum? Biraz açalım. Türkler Anadolu'ya ne zaman geldi diye sorsak sanırım herkes 1071 Malazgirt savaşı diyecektir. Halbuki bu bir emperyalist dayatmanın bize yaptığı algının yansımasıdır. Çünkü Türkler bu coğrafyada ilk yerleşim kuran medeniyetin torunlarıdır. Bu 1930larda bile bilinen bir bilgidir. Bu yüzden Atatürk kurduğu iki bankaya Sümerbank ve Etibank ismini verdi. Muazzez İlmiye Çığ ve daha nice tarihçilerin cilt cilt kitapları ve araştırmaları ortadayken, neden 1071'de ısrarcı oluyoruz? Çünkü emperyalizm diyor ki; ey Türk, sen bu topraklarda işgalcisin. Peki biz ne yapıyoruz? Kabul ediyoruz. Peki neden?

Tv kanallarında bize sunulan neyse, ona koşulsuz inanıyoruz. Mesela pandeminin ilk döneminde insanlar koşa koşa Sinovac isimli sıvıyı vücuduna sokmak için birbirleriyle yarıştı. Ben çevremdeki herkese "olmanızı tavsiye etmem fakat ısrarcı değilim" dedim. Beni bilim karşıtlığı ve cehalet ile suçladılar. Anlattım, çalışmaları tam değil, başarı oranı şişirme dedim. Ayrıca Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri bu markayı tanımıyor. Yani yurtdışına çıkmak gerekse aşı şartı olduğundan dolayı ve Sinovac tanınmadığından dolayı aşısız kabul edileceksiniz dedim. Olur mu öyle şey dediler. Bugün tamamı Sinovac çöp diyorlar. Ne oldu profesörler ekranlarda bangır bangır Sinovac'ı övüyorlardı. Hepsi başka markalara geçiş yaptılar. Ben eleştirince, sen profesör değilsin, ne anlarsın diyorlardı. Üç kuruş paraya ilaç mümessiline köpek olan çok profesör gördük fakat insanlar ders almamış. Çıkıp bir profesör ben bilim kurulu üyesiyim dediğinde kimse sorgulama gereği duymuyor. Bu kadar bilgiye ulaşmaya tenezzül etmeyen bir topluluk oldu insanoğlu. Tam olarak bahsetmek istediğim bu.

Haberlerde diyorlar ki bugün 240 kişi korona sebebiyle hayatını kaybetti. İzleyen rakamın çarpıtıldığına inanıyor. Ölenlerin tamamı aşısız dediğinde ise izleyen hak veriyor. Haberin yarısına inan, yarısına inanma. Böyle mantık olabilir mi? Sayıya inanmıyor ama ölenlerin aşısız olduğuna inanıyor. İşte bu algıdır. Geçmiş olsun, hipnotize oldunuz.

Ekranlar size ne vermek isterse, onu alırsınız. Gezi olayları döneminde gördüğüm, birçok ortamda bahsettiğim bir hadiseyi yazmak isterim. O zamanlar popüler olan Perinçek'in Ulusal Tv'si bir haber yapmış. Polis, çatıda oturup çekirdek çitleyen masum insanlara tazyikli su sıktı diye. Görüntüsü de vardı izledim. Merak ettim acaba bunlar yaşanırken AKP'nin A-Haber'i ne anlatıyor dedim ve açtım. Birkaç dakika sonra demin izlediğim haberi onlar da verdi fakat biraz daha farklı içerik ile. Göstericiler polisin üzerine koltuk fırlattı diyordu sunucu. Görüntü de vardı. İşte şimdi oturdu parçalar yerine. Göstericiler polisi görünce tepki göstermiş. Polis su sıkmış. Göstericiler de çatıdan aşağı koltuk fırlatmış. Bir kanal bir yarısını, diğer kanal diğer yarısını haber yapıp kendi kitlesini konsolide etmiş oldu. Yani bir kanal size ne vermek isterse, o kadarını verir ve yaptığı algı ile sizi hipnotize eder.

Sorsanız hemen söylerler ABD ve Rusya'nın tarih boyu hep düşman olduğunu. Halbuki ilkokulda hayat bilgisi, ortaokulda sosyal bilgiler, lisede tarih dersinde öğrettiler; hem birinci dünya savaşı hem de ikinci dünya savaşında Rusya ve ABD müttefikti. Madem öyle, o halde Ukrayna-Rusya savaşı çıkarsa ABD'nin Rusya'ya savaş açma ihtimalini nerden çıkarıyorsunuz? Tarih tekerrürden ibarettir. Rusya her zaman batının yanında yer almıştır ve bir dünya savaşı daha çıkarsa gene aynı istikrarı gösterecektir. Bunu bilmek için kahin olmaya gerek yok.

Daha uzun uzun örnekler ile nasıl beynimiz yıkanıyor ve nasıl hipnotize oluyoruz anlatmak isterim fakat okuması zor oluyor. Netice itibariyle okuyan değil, dinleyen bir toplumuz. Sağlıcakla kalın.

BERK ŞİMŞEK
19.02.2022