Rusya ve Ukrayna Perspektifi

Rusya ve Ukrayna arasındaki krizi anlamak için son birkaç haftada yaşanan gelişmeleri takip etmek yetmez. Bu tip olaylar bir gecede planlanmış basit tesadüflerden oluşmazlar. Her zaman da size gerçek anlatılmaz, bunun yerine masal anlatılır. Bir olayı incelemek için tarihi anlamamız ve tarihi analiz etmemiz gerekir.

Basit bir örnekle maksadımı ifade etmek isterim. Osmanlı neden yıkıldı diye sorsam, sanırım sanayi gelişimini kaçırdı diyen sayısı oldukça fazla olacak. Dünyada yeni bir enerji kaynağı gittikçe önem kazanmaya başladı. Bu enerji kaynağının ismi petrol. Dünya üzerinde hatırı sayılır miktarda bulunan topraklar Osmanlı’nın elinde. İşte sorunun cevabı bu olmalıydı. Osmanlı parçalanmalı ki petrol emperyalistlerin eline geçebilsin. Bugün Finlandiya’da terör sorunu yoksa, bunun sebebi gelişmiş toplum veya ekonomik istikrar falan değil, enerji kaynağı veya mühim yer altı zenginliğine sahip olmamasıdır. Eğer yarın ciddi miktarda petrol keşfedilsin, bakın kaça bölüyorlar ülkeyi. Doğru analiz her zaman olayları anlamamızı sağlayacaktır.

Gelelim Rusya Ukrayna arasındaki sıcak gelişmeye. Öncelikle bölgeyi tanıyarak başlayalım. Rusya’nın batı-güneybatısında Lehistan bölgesi, onun güneyinde balkanlar, Karadenizin doğusunda Kafkaslar, Hazar’ın doğusunda Türkistan. Bu bölgeleri neden saydım birazdan detaylandıracağım. İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar İngilizlere göz açtırmıyorlar, İngiltere’nin güneyini aralıksız bombalıyorlardı. Fransa zaten ilk günden teslim olmuştu. Almanları durdurabilecek bir güç yoktu. İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’ni kurtarıcı olarak savaşa davet etti. Almanları durduran güç Sovyet Rusya oldu. Avrupa’nın hali perişandı. Kazanmış kabul edilen Fransa ve İngiltere bile büyük yara almıştı. Ayakta kalan iki devlet ABD ve Sovyet Rusya, Avrupa’yı bölüştüler. Berlin’e duvar çekildi. Duvarın doğusu Sovyet, batısı ABD’nin kontrolüne girdi. Marshall yardımı ile Amerikan Kapitalizmi Avrupa’yı kontrol altına aldı. Avrupa bugün gelişmişse, bunu ABD’nin maddi yardımlarına borçlu. Almanya’da ABD’nin 120ye yakın üssü var. Konudan bağımsız olarak, ben Almanya’nın 10 seneye kalmadan ekonomik krize gireceğini 2019 yılından beri iddia ediyorum. ABD’nin Almanya’nın ipini çektiğine dair elimde ciddi emareler var. Bu başka bir makalenin konusu. Her neyse. Sovyetler 92’de dağıldığında güçsüz bir Rusya doğdu. Toprakları azalmış fakat her karışı yeniden bünyesine katmak için gün sayan bir Rusya.

Şimdi eski gücüne kavuşan Rusya, yavaş yavaş Sovyet döneminden kalan topraklarını yeniden bünyesine katmak istiyor. Çünkü İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ABD ile yapılan anlaşma bu şekilde. Eğer bu anlaşmayı bozmak istiyorsanız, Üçüncü bir Dünya Savaşı yapmalısınız ki yeni kurallar masaya sürülsün. Rusya kızgın çünkü kendine ait olduğunu iddia ettiği topraklarda kurulmuş devletleri ABD’nin NATO ayağına ayarttığını düşünüyor. Bu konuda kızmakta haklı. Şimdi Kırım’ın ilhak edilmesi konusu da netlik kazanmış oluyor öyle değil mi? Donbass isimli bölge Ukrayna sınırlarında olmasına rağmen özerk bir bölge. Bu bölgenin tamamı da değil, Rusya sınırına yakın olan tarafında Rusya yanlısı Ruslar çoğunlukta yaşıyor. Mevcut rakamları Donbass’ın tamamına oranla fazla olmasa bile, Rusya sınırına yakın konumda öbeklenmiş halde oldukları için Ukrayna için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Madalyonun diğer yüzünde ise bu Rusya yanlısı Ruslar ağır silah, teçhizat ve mühimmata sahipler. Bu cephaneye tabi ki Rusya sayesinde sahip oldular. Bu nokta çok önemli bir nokta. Donbass’ın Rusya sınırında yaşayan bu Rus milisler Ukrayna askerleriyle çatışmaya giriyorlar ve sıcak temastan kaçmıyorlar. Bende bundan yola çıkarak Rusya’nın illa saldırmasına gerek yok, bu milisler Rusya tarafından el altından desteklendiği sürece Ukrayna ordusu ile baş edebilir diye düşünüyorum.

Tüm bu anlattıklarımı özetleyecek olursak, Ruslar kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri bu davanın peşini bırakmayacaklardır. ABD Başkanı Biden’in Rusya’ya yaptırım uygularız sözünü tamamen blöf olarak görüyorum. Birincisi Rusya’ya yaptırım uygulayamazsınız. İkincisi, Avrupa’nın gazını Rusya veriyor. Rusya’nın eli bu noktada güçlü. Üçüncü ve son olarak, eğer Rusya gibi dünya çapında ticaret ağı ve yüksek miktarda ticaret hacmi olan bir ülkeye ambargo uygulamaya kalkarsanız, küresel bir krizi yaratmış olursunuz ve bu kriz döner sizi vurur. Bu üç sebepten dolayı Biden’in sözlerini gerçekçi bulmuyorum.

Peki sonuç ne olur? İsrail’in Golan Tepeleri ve Rusya’nın Kırım ilhaklarında olduğu gibi bir süre konuşulur, ileri gidilirse kınanır ve sonra da unutulur. Böylece ilhak kabul edilmiş olur. Sosyal medyada ve Tv ekranlarında Üçüncü Dünya Savaşı’na evrilebilir gibi söylemler yazılıp çiziliyor. Bu kişilere itibar etmeyin çünkü onlar analiz yeteneği olmayan, son 1 haftada yaşananları okuyup çıkarım yapmaya çalışan vakit kayıplarından ötesi değiller. Rusya ve ABD her iki dünya savaşında da müttefik olmuşlar ve tarih yine tekerrür edecektir. Üçüncü Dünya Savaşı ayrı bir makalenin konusu fakat benim iddiam Çin ve Hindistan arasında başlayıp, Asya’yı saracak, daha doğrusu Çin’in yol-kuşak hattında yer alacak bir savaş olacaktır. Dünya nüfusu çok arttı ve kaynaklar azalıyor. Dünyanın en çok nüfusa sahip bölgesi Çin-Endonezya ve Hindistan üçgeniyle birlikte Lityum yataklarının zengin olduğu Afganistan Pakistan ikilisinin yer alacağı bir savaş hem dengeleri değiştirir hem de lityum kaynaklarının emperyalistlere geçmesi sağlanır. Detayları daha sonra yazarım. Sağlıcakla kalın.

BERK ŞİMŞEK
20.02.2022