Her seçimde olduğu gibi cumhuriyet tarihinin en önemli olduğu söylenen bir seçimi daha atlattık. Her seçim olduğu gibi bu seçimi de Erdoğan'ın kazanması halinde şeriat geleceği, Erdoğan'ın artık kazanamayacağı ve hatta muhalefetin açık ara fark atacağı konuşuluyordu.
Ben önceki yerel seçimlerden beri ana muhalefet partisinin vasıfsız ve iddiasız bir aday çıkaracağını söyleyip duruyordum. Bunu söylememin sebebi Millet İttifakı bileşenleri ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun çıkarılması gereken aday profili hakkında sözleri olmuştu. Daha sonra 6lı masa diye tabir edilen ittifaka dönüşen bileşenlerin birbirlerinden bağımsız olarak yaptıkları açıklamaları sosyal medyada defalarca paylaştım. Özetlemek gerekirse belirlenecek adayın ülkeyi yönetmeye aday olmayacağı, yalnızca güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi sağlayan bir kişi olacağı, tek başına karar almak yerine masadaki liderlerin ortak mutabakatı üzerine yalnızca onay makamı gibi hareket edeceği, profilinin ise düşük olacağı söyleniyordu. Seçmen iradesine baktığımız zaman sosyal medyada Erdoğan karşısındaki adayın kim olduğundan bağımsız olarak kazanacağı yer etmişti. Bundan mütevellit Erdoğan karşısında sarı tuvalet terliği bile kazanır şeklinde geyik yapılmaya başlamıştı.
Değerli okuyucular, fanatizm ve Erdoğan nefretini kenara bırakmadan karar vermeye kalkarsak hata yaparız. Ben on yılı aşkın süredir bu web sitesinde ve sosyal medyada Erdoğan karşıtı söylemler dile getirmiş, 11 yıl Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kollarında çalışmış muhalif bir genç olarak Erdoğancı olmakla itham edildim. Bunun sebebi ise benim bir önceki paragrafta yer alan genel kabul görmüş ifadelere katılmayışım ve hata yapıldığını yüksek sesle dillendiriyor oluşum. Neden katılmıyorum? Çünkü seçim stratejisini okumak yerine koltukları sağlama alma stratejisi güdüyorlar. Seçimi kazanmak için toplam muhalefeti büyütmeniz, cumhur ittifakından oy almanız gerekiyor. Bunu yapmak için doğru isimler bulmak yerine cumhur ittifakının bileşenlerini kullanıyorlar. Şöyle düşünün, Metin Feyzioğlu Atatürkçü bir isim. Bu ismi Adalet ve Kalkınma Partisi kendi bünyesine katınca Atatürkçüler gidip AKP'ye oy mu verdiler? Hayır. O halde neden CHP ısrarla cumhuriyetle, Atatürk'le, laiklikle sorunu olanları kendi bünyesine katıp karşı taraftan oy bekliyor? Bunu sorduğumda birleşe birleşe kazanacağız diyorlar. Böyle bir mantık olamaz. Birleşince ilkelerinizden taviz verirsiniz ve bırakın kazanmayı, yok olursunuz.
Bir siyasi parti bir fikrin ışığı altında kurulur. Amacı olmayan veyahut amacı kendini gösterip bir yerlere kanalize olmak olmaz. Türkiye'de önce seçim barajı ve şimdi de %50+1 şartı sebebiyle bu mümkün olmuyor. Diyelim ki siz bir parti kurdunuz ve rüzgar yakalayamadınız. O zaman ülkücülerin oyunu almak için ülkücü isimler getiriyorsunuz, muhafazakarların oyunu almak için siyasal İslamcı getiriyorsunuz, Atatürkçülerin oyunu almak için Atatürkçü isimler getiriyorsunuz. Oldu size çorba. Böyle bir anlayışla iktidar olamazsınız. Bunu dediğimde ise ANAP'ın kuruluşundan bahsediyorlar. Bu doğru bir örnek olmamakla birlikte, doğru olduğunu varsaysak bile 40 sene öncesinin konjonktürü ile hareket edemeyiz. Zafer Partisi sığınmacı karşıtlığı üzerine kurulmuş bir parti. Elbet farklı söylemleri de var fakat sığınmacı karşıtlığı toplumda karşılık gördüğü için 6lı masanın tamamı geçen seneye kadar entegrasyon söylemlerinde bulunurken, seçim yaklaştıkça göndereceğiz söylemlerinde bulunmaya başladılar. Geçen seneye kadar mülteci sözcüğü kullanılırken, farkındalık yaratıp sığınmacı denmesini sağlandı. Yani bu parti %3'e yakın bir oy almış olması bu fikrin tutmadığı anlamı taşıyamaz. Demek ki sizin aman o kesimi incitmeyelim söylemlerinizin ne kadar hatalı bir politika olduğunu gösteriyor. Siz ilkeli olun, zaten seçmen size gelecektir.
Önceki seçimlerde Kemal Kılıçdaroğlu ve Temel Karamollaoğlu'nun ısrarla istediği isim Abdullah Gül'ken, Meral Akşener'in ben cumhurbaşkanı olmak için bu partiyi kurdum, aksini kabul edemem dediği için mecburen ortak aday çıkarılamaması sürecini yaşadık. Aynı hata o zamanda gündemdeydi. Yani Erdoğan yeter ki gitsin, yerine ikizi Abdullah Gül gelse de olur kafası size seçim kazandırmaz. Bunu Ekmeleddin İhsanoğlu'nun aday yapıldığı seçimde de gördük. Bu hataları yapan kafa aynı kafa. Karşı tarafın oyunu karşı taraftan seçmen çıkararak alacağını zanneden ve defalarca bu hatası sebebiyle hezimete uğrayan kafa, bugün bu seçimin kaybedilmesinin en baş sebebidir. Bugün yaptıkları hata ise toplamları %1 bile etmeyen partilere verilen 40 milletvekili kontenjanı. Bunu söylediğimde ise bana cevapları "önce Erdoğan'ı yenelim, sonrasına sonra bakarız" oldu. Ben diyorum ki, bu mantık tutmadı, tutmayacak. Aynı hatayı defalarca yaptık, yeniden bu hatayı yaparak kazanamayız. Buna cevap "nereden biliyorsun" oluyordu, gördük, haklı çıktım. Tıpkı yıllardır yazdığım öngörüleri nokta atışı bildiğim gibi gene ve gene doğru öngördüm. Nasıl öngördüm? Askeri terminolojide bir söz vardır, "stratejik hatalar taktik başarılarla düzeltilemez" diye. Burada masa stratejik hata yapıyordu ve bunun nasıl sonuçlanacağını görüyordum. Nietzsche, "Bir kere yanlış trene bindiyseniz, koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur." demiş. Bizim trenimiz yanlış, binmeyelim dediğimde, "önce bir binelim, yanlışsa ters yöne yürürüz" deniyordu metaforik olarak. Kazansaydı Kılıçdaroğlu, 21 senelik birikimin faturasını 19 sene Erdoğan'la birlikte yürüyen Babacan ve Davutoğlu'na nasıl soracaktı?
Yapılan anketlerde ilk 3'e bile giremeyen, çoktan istifa edip siyaseti bırakmış olması gereken 74 yaşındaki, toplumda bir karşılığı olmayan Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığının neresi mantıklı? Bunu hep söyledim, her söylediğimde bana "Erdoğan mı kazansın" diye cevap verdiler. Abdullah Gül'e de Ekmeleddin'e de oy vermem dediğimde gene Erdoğan mı kazansın diyorlardı. Bu kafayla Erdoğan daha çok kez kazanır. Hatta o gider, oğlu gelir, gene kazanır. Bölücü terör örgütü pkk için "bence terör örgütü değil" diyen HDP ve TİP'in CHP'de sempatiyle karşılanması devam ettiği sürece CHP kazanamamaya devam edecektir. Ancak %20-21 olan oyunu Erdoğan karşıtlığından %24-25lere getirir, sonra çıkıp bunu başarı diye yuttururlar. Benim itirazım bunadır. CHP'in başına Atatürkçü bir isim geçmedikçe, kadro yapısı Atatürk düşmanı 10 aralıkçılardan kurtulmadıkça, CHP kaybetmeye devam edecektir. Bunu görüyor, bunu söylüyorum. Çünkü CHP'yi düzeltmedikçe Erdoğan'ı yenme şansımız yok. Ben Erdoğan'ı yenmek istiyorum. Bu yüzden CHP'yi kuruluş felsefesine döndürmek, kuvayi milliye çizgisine getirmek gerekiyor. Atatürksüz bir CHP'ye karşı olduğum için, CHP'yi yeniden Atatürkçü yapmak istediğim için Erdoğancı ilan ediliyorum. Tanrı siz gardırop Atatürkçülerine akıl fikir, biz kuvvacı Atatürkçülere de sabır versin. Kalın sağlıcakla.
BERK ŞİMŞEK
02.06.2023