Memleket Partisi’nin Geldiği Nokta

Ben Muharrem İnce'nin bir parti kurmasını arzu etmiş, bu kararı aldığı zaman desteklemiş, parti kurduğu zaman elini taşın altına koyup partinin bekası için mücadele etmiş biri olarak gelinen süreçte genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.

Ben parti kurması gerektiğini duygusal bir tavırla değil, çok daha öncesinden beri ortaya attığım bir fikirden yola çıkarak desteklemiştim. Bu fikir, ülkemizde yaşayan azımsanmayacak ölçüde bir Cumhuriyet Halk Partisi karşıtlığından çıkmıştı. Adaya ve söyleme bakmadan sırf parti isminden dolayı karşı olan insanlar var. İnsanların bu tavrının çoğu geçmişte yaşanmış çift partili rekabetten kaynaklı olarak kendiliğinden gelişmiş. Burada çift partiden kastım Demokrat Parti dönemi değil. Tohumları öyle olsa da Adalet-Chp ile başlayan süreç, daha sonra Anap-Chp ve Akp-Chp arasında geçen kıyasıya mücadele ile birlikte Chp'nin ismine karşı olan insanlar ortaya çıkarmış. Ben bunun büyük bir handikap olduğuna inanıyordum. Muharrem İnce'nin 2018'de cumhurbaşkanlığı seçimi ve Ekrem İmamoğlu'nun 2019'daki ilk seçiminde bu durumun sandığa nasıl yansıdığına şahit olduk.

Bülent Ecevit'in kurduğu Demokratik Sol Parti'nin yükselişinin bir sebebini de bu duruma bağlamıştım. Başkan aynı başkan, fakat partisinin ismi farklı olunca 2 kez başbakan koltuğuna oturuyor. Hatta bir adım daha ileri götüreyim, Meral Akşener'in kurduğu İyi Parti'nin milliyetçi CHP olduğu yorumunu yapmıştım ve CHP'ye oy veren seçmenin biraz daha milliyetçi olan seçmeninin İyi Parti'ye çok rahatlıkla oy verebildiğini gördüm. Halbuki İyi Parti merkez sağ parti olmasına rağmen sosyal demokratlardan oy alabilmekteydi. Bunun yanı sıra eli CHP'ye gitmeyen seçmenin oyunu da alarak, daha önce ulaşılamamış seçmene bu şekilde dokunulabilmişti. Ek olarak 2018 seçiminde CHP %22 oy alırken Muharrem İnce %31 oy almıştı. Yani adayı benimseyen ama CHP'ye eli gitmeyen %9 oranında bir seçmen ortada duruyordu.

Bende yaptığım tüm bu değerlendirmenin neticesinde Muharrem İnce'nin bir parti kurması halinde tıpkı Bülent Ecevit'in DSP'si gibi bir çıkış elde edeceğine ve en kötü şartlarda partisiyle meclise girip burada oyunu kemikleştireceğine inandım. Bu satırları yazarken bile hâlâ bu durum bana mantıklı geliyor, bunu da belirtmek isterim. Muharrem İnce partisini kurdu ve hem genel seçimde hem de yerel seçimde hezimet diyebileceğimiz bir oy oranı alabildi. Bu durumu birçok etken sıralayarak izah edebiliriz fakat bunun neticeye baktığımızda bir fayda getirmeyeceğine inanıyorum. Bu yüzden sebeplerden çok sonuca odaklanıyorum.

Bence ortaya attığım tespit hatalı değil fakat tespitimin işleyişi ile konjonktürel durumdaki işlevi noksan olabilir. Dsp, İyi Parti ve hatta Akp'nin kuruluşuna baktığımız zaman ciddi bir örgütlenme ile birlikte, sokakta karşılığı olan, kendini ispatlamış bir ekip ile birlikte kurulduğunu görüyoruz. Muharrem İnce bunu yapamadı. Genel olarak Memleket Partisi; CHP'de devrilmiş, listelerden atılmış, ekibi dağılmış ve siyasi kariyerinin sonuna gelmiş isimlerin, bir parlama umudu ile geldiği yer haline geldi. Hatta az biraz parladığı anda CHP'ye dönerek siyaset yapmaya devam eden yüzlerce isim oldu. Bunun Muharrem İnce'nin en büyük hatası olduğunu düşünüyorum. Kadron yok, yanında yer alacak sokakta karşılığı olan sivri figürler yok, o zaman niye parti kurdun? Türk siyasetindeki klasik kervan yolda düzülür mantığıyla hareket edince işte böyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu sonucu çeşitli bahaneler ve mağduriyetlerle izah etmeye çalışabiliriz fakat bunun sonucu bir gram değiştirmiyor olduğu gerçeği ortada duruyor.

Muharrem İnce partiyi kurarken yaptığı en büyük hatasının, kurucular kurulunu oluştururken şirket mantığı ile hareket etmesi olduğunu düşünüyorum. Memleketin en akıllı evlatlarını topladı fakat bu isimlerin ne bir siyasi deneyimleri var, ne de sokakta bir karşılığı. Çoğu profesör olduğu için alanlarında uzman, topluluk önünde konuşabilen değerli insanlar ve söylemleri de gerçekten çok önemli olmasına karşın halkta bir karşılık bulmadı. Bunun bir sebebinin net bir politika belirlenememesi olduğunu düşünüyorum. Sokak ağzıyla konuşacak olursak, parti kurdun eyvallah ama ne ayaksın, tam olarak olayın ne sorularına cevap bulunamıyordu.

2023 seçimleri sonrasında şunu düşünmeye başladım; Sürekli olarak CHP'nin eleştirilmesinin sebebi toplumun %50'sine hitap eden Akp-Mhp seçmenine bir olta sallanması mıydı? İktidar tarafından sıkça eksik olduğu söylenen ve oluşması gerektiği dillendirilen yerli ve milli muhalefet işte burada mı denmek istendi? Muharrem İnce'nin arkasına aldığı rüzgarı kullanamamasına sebep olan durumun, ekrana sıkça çıktığı dönem sadece geçmişte yaşadığı mağduriyeti defalarca aynı cümlelerle anlatması ve projelerini tam anlatamaması olduğunu düşünüyorum. Akp-Mhp seçmeninin zaten adresi var, aslı varken muadiline oy vermez bizim seçmen. Yine de Muharrem İnce'nin bu seçmen grubu mensuplarının gözünde yerli-milli muhalefet yapması ve dik duruşu sebebiyle sempatisini kazandığını söylemek isterim. Bunu sahada bizzat gördüm. Osman Pamukoğlu'na da sempati büyüktü fakat aldığı oy Muharrem İnce'nin oyu kadardı. Sempati, sandığa ne yazık ki yansımıyor. Bunu Emine Ülker Tarhan'ın Anadolu Partisi'nde de yaşamıştık. Bu seçim itibariyle Muharrem İnce'nin siyaseti bırakma kararı almasının son derece doğru olacağını düşünüyorum. Bu kararı alır mı yoksa almaz mı zaman içerisinde göreceğiz.

BERK ŞİMŞEK
11.04.2024